“Fatih, bu ne hız, bir ay içinde bu üçüncü sergi “diyorum telefonda.. “Yazdım ya Tofu’yada, frenlerim tutmuyor” diyor.
Sergi Roma’ya 35 km uzaklıktaki Pomezia kasabasındaki Lavinia Arkeoloji Müzesinde.. Ehliyetini kimbilir hangi dolabın köşesinde kaybetmiş Fatih’in ve Michelin yol web page’in önerisine uyarak seçtiğim yolda, çok korkarak, kapkaranlık ormanların içinden kalbim çarpa çarpa, deli gibi araba kullanarak müzeye ulaşıyorum. 8 aralık katolikler için Immacolata denen özel bir gün.. Dini anlamının yani sıra, Noel kutlamalarının başladığı bir tarih ve özellikle bugün, bütün klasik italyan aileleri yılbaşı camlarını süslüyorlar.
Fatih’in gravürleri çok güzel.. İçlerinde daha önceki sergilerinde görmediğim 90’li yıllara ait gravürler de var.. Bir tanesi iç konuşmaların tam ortasında, düşüncelere dalmış bir insanın gravürü. Ben bunu çok beğendim diyorum. Fatih’in arkadaşları Barış ve İnci’de “biz de bu gravürün önünde çakılıp kaldık” diyorlar.. Sergi çok kalabalık.. Fatih, kendi sergisini bir sanatsever gibi geziyor ve gözlüyor.. çoğu kısı, sanatçının o olduğunun henüz farkında değil ..
Serginin açılışından sonra bir jazz konseri var programda.. Bu konseri özel kılan, klasik noel şarkılarının yorumlanacak olması.. Andrea Sartını Quintet’i “have your self a merry Christmas, On Christmas tree, Santa Claus is coming to town” gibi klasik Noel şarkıları yanısıra “jingle Bell Rock” gibi süprizlerin de olduğu çok güzel bir konser veriyorlar.. Çok alkışlanıyorlar..
Arada müzeyi gezme fırsatı da buluyoruz. Küçük, az sayıda ama değerli eserlerin bulunduğu bir müze. İçindeki heykellerin çoğu, mitolojideki kadın kahramanlara ait. Benim ençok dikkatimi çeken, Minerva (Athena) heykeli oluyor. Zeus’un kızı, savaşcı, gözü pek ama bilgeliğin, dingin hayatın, bilginin ve aklin koruyucusu Minerva..Savaşçi ama insanlığa barışın sembolü zeytin dalını armağan eden, evliliği ve doğumu gözeten Minerva, bütün heybeti ile, müzenin giriş kapısının tam karşısında duruyor.
Okuduğumuz açıklamalarda, bazı Minerva heykellerinin elinde bereket sembolü olarak nar tuttuğu yazıyor ve ben çok şaşırıyorum. Tamamen bir Anadolu geleneği olduğunu sandiğim, bereket için eşikte nar kırma geleneğinin mitolojide var olması beni önce şaşırtıyor sonra da şaşırdığıma şaşırıyorum. Anadolu toprakları Zeus’u, Hera’yı, Minerva’yı, Poseydon’u, Mars’i, daha doğrusu tüm Tanrıları konuk etmemiş mi ki ben şaşırıyorum? Yıllarca adını mitolojiden alan İda dağlarının eteklerinde bir şehirde yaşamamışım, Zeus Altarına hiç çıkmamışım, Truva’nin hikayesini hiç bilmezmişim gibi…
Fatih’le beraber döneceğiz Roma’ya.. “Ben orman yolundan gitmem, çok korktum” diyorum. “Korkma ben varım ya” diyor Fatih.. “Sen de olsan, ben orman yolundan gitmem”, Hansel ile Gratel oynamanın alemi yok..”diyorum. Ustelik her arabadan inen kızıl saçlı, çilli yüzlü bir ateş topu, ya da kırmızı ayakkabılı bir dilber olmayabilir, neme lazım..
Güzel bir sergi, güzel bir konser ve özel bir müzeydi.. Onun için yazıyorum..
Mehtap Pasin Gualano
Roma' 8/XII/2007
6 yorum:
Sevgili Mehtap,
Tesekkur ederim.
Sevgili Fatih,
Durduk yerde niye bana tesekkur ettin ki?
Sevgili Mehtap,
Yukarida ki tesekkuru "Korkma ben varım ya” dedigim zaman beni dinlemedigin icin ettim.
Ben biraz cesurumdur. Fakat, benim cesurlugum "Bana bir sey olmaz" uzerine degil de; "Bana bir sey olursa, ben o seyi kaldiririm." uzerine kurulmustur.
Bir de sergime deger veriyorsun.
fatihin ankara
sergisini sabırla bekliyoruz...
mehtapcım
ben o korkuyu yaşamak için devamlı orman yolundan giderdim
laz aklı işte...
tofuda boyle guzel seyleri paylasmaktan mutlu oluyorum
tebrikler fatih...tesekkurler mehtap..
ve bende Fatih'in sergisini bekliyorum Ankarada..
Bende Fatih'in İstanbul sergisini
yazmayı düşünüyorum günlerdir,
Ama frenleri tutmatayan Fatih'in
tersine,bende de araba stop etti
çalışmıyor bir türlü.
Betül
Yorum Gönder