Hani bir söz vardır bilirsiniz, “ele verir talkını kendi yutar salkımı” ben biraz öyleymişim galiba...
Feng shui ile ilgili konuşurken hep söylediğim ana başlıklar
“öncelikle dağınıklıklarınızdan kurtulun, ne kadar çok dağınıklığınız varsa hayatınız da o kadar çok dağılır”
Feng shui ile ilgili konuşurken hep söylediğim ana başlıklar
“öncelikle dağınıklıklarınızdan kurtulun, ne kadar çok dağınıklığınız varsa hayatınız da o kadar çok dağılır”
“6 ay kullanmadığınız bir eşya varsa demek ki ona ihtiyacınız yok, değerlendirebilecek birine verin ya da atın, ama o ağırlığı taşımayın”
“kırık, bozuk eşyalarınızı hemen tamir ettirin ya da tamiri mümkün değilse atın”
“yarım kalan işlerinizi tamamlayın, yarım kalan heriş omuzlarınızda büyük ağırlık yaratır”
Çok uzun zamandır yapmak istediğim ama bir türlü fırsat yaratamadığım bir şeyi yaptım nihayet, kendime vakit ayırdım geçen haftasonu... ve farkettim ki çok uzun zamandır kendime vakit ayıramamışım, kendim için bişey yapmamışım, en önemli şeyi kendimi hafifletmeyi ihmal etmişim... Meğer ne çok ağırlığım varmış... 2 gün sadece 2 gün yeterliymiş kendime zaman ayırmak için... tüm çekmecelerim, tüm dolaplarım, tüm evrak çantalarım... aklınıza gelebilecek kapalı ne kadar şey varsa pandoranın kutusu misali tek tek açıldı tek tek elden geçti... ve neredeyse % 80’i ile vedalaşıldı...
Neler neler... 20-25 yıllık anılar... o evden o eve taşınıp evlenip boşanıp sonra gene ana evine dönen bir sürü gerekli-gereksiz anı... okul yıllarında yaptığım resimlerden, yazdığım yazılar-şiirlerden tutun da gezdiğim tüm ülkelerin çekmeceler dolusu broşürleri, uçak biletleri... Aldığım ve verdiğim birsürü ders notları - draftları, sınıf listeleri... özene bezene sakladığım konser, tiyatro broşürleri... bu kilolar verilecek deyip içine sığmamın imkansız olduğu giysiler, ben bunu çok seviyorum deyip kıyıp ta kurtulamadığım herşey... ama herşey elendi, atıldı ya da birilerinin işine yarayabilecek olanlar ayrıldı, ya birgün lazım olursa diye sakladığım ama senelerdir hiç lazım olmayan bir sürü şey...
Özetle kendimi hafiflettim, hayatımı hafiflettim, duruşum bile değişti, sanki omuzlarım daha dik, çok daha canlı dinamik yürüyorum, uykularım harika, inanılmaz dinç uyanıyorum 3-4 saat dahi uyusam...
Evren boşlukları sever ve hemen doldurur ya... hayatımda yer almasını istediğim ne varsa onlar için yer açtım, boşluk yarattım, yenileri ile dolsun diye eski ve kullanılmayan, ömrü biten herşeyin kapladığı alanlar da boşluk var şimdi...
Ama bir düşünce sardı birden beynimi bugün... o, olur da zayıflarsam diye ya da kıyamayıp, bunca yıl tuttuğum giysiler... acaba onlara dokunmasamıydım... orada boşluk yaratmasamıydım... ya kocaman, yerlere kadar uzanan kolu, kupu, omuzu, düğmesi olmayan şekilsiz kara kara bişeylerle dolarsa... bugün biraz paniğe kapıldım galiba... yok yok hemen silmeli bu düşünceyi, buna odaklanmamalıyım... daha güzel, daha şık olanlara odaklansam iyi olur... bu kara kara şeylere odaklanıp hayatıma çekmemeliyim... hayallerimi hep daha iyi olanlarla süslemeliyim ki hayatıma onları çekebileyim ve eskileri arayıp yanacağıma yenilere şükredeyim... umarım!!!...