21 Şubat 2008 Perşembe

DAVULUN SESI...

Basimi bir kaldirdim, sokaklari mimozalar kaplamis.. Ahh dedim icimden, tam da simdi hava sicakliginda 12 derece dusus bekleniyorken, sirasimiydi bir kucucuk gunes parcasina kanip ta acmanin..

Basimi bir kaldirdim, mimozalarin aralarindan kucucuk boylariyla badem agaclari beyaza boyamis sokaklari.. Yeni gelin edasiyla pembe-beyaz saliniyorlar cicek icinde..

Aferim size dedim.. Acin acabildiginiz kadar.. Hukumet kriziymis, gereksiz yere icine dusulen secim atmosferiymis ne gam! Italya’da issizlik diz boyunu coktan asmis, ayni is karsiliginda bir erkek; yasina, egitimine, tecrubesine, kuzeyli veya guneyli olmasina bakilmaksizin, ayni isi yapan bir kadina oranla % 15 oraninda daha fazla kazaniyormus ne gam! Bu yil meshur karnaval tatlisi „frappe“ ye Italyan’lar gecen yila oranla % 124 daha fazla para odemisler, maaslar neredeyse 10 yildir hemen „hic“oraninda artmis ne gam!

18-30 yas arasindaki genc insanlar dunyaya karamsar bakiyorlar Italya’da.. gelecekten endiseliler.. Tutucu sag partinin, her ankette en seksi erkek siralamasinda ilk 3’e giren lideri „bu kez oyunuzu, yapabilecek olana verin“ diye gulumsuyor bill boardlardan.. Daha tutucu, daha sag partinin daha seksi lideri, parti programina evlilik yanlisi maddeler koyuyor ama, kendisi kiz arkadasiyla, yakin zamanda bir de cocuklari olmasina ragmen evlenmedigi gibi ayni evde bile yasamiyor.. Ve Allahtan, kimse bunu, onun yuzune vurmuyor.

Havanin soguyacaginin haberi bile, meyve fiatlarini 4 katina cikartiyor. Tavuk fiatlari da artiyor bu arada, ne alakasi varsa..

Italyanin kuzeyindeki bir kucucuk kasabada, 20 yildan sonra ilk kez bir cocuk dunyaya geliyor ve bu cocugun nasil oyun oynayacagi, okula giderken kimlerle arkadaslik edecegi, biraz daha buyuyunce kiminle flort edecegi dert oluyor iclerine kasabalilarin.. Italya’da dogum orani (-) yonde ilerliyor, Italya yaslaniyor, Italyan cocuklari muhtesem akdeniz mutfagina karsin, bilincsiz anneler tarafindan Avrupa’nin en sisman cocuklari arasina birinci siradan dalis yapiyorlar..

Campanya bolgesi, Napoli basta olmak uzere dakikada 5 ton hiziyla cogalan sehir atiklarina karsi koyamiyor ve toksik atiklar nedeniyle basta losemi olmak uzere bircok hastalikta inanilmaz bir artis gozleniyor.

italyanlar, tatile, disarda yemek yemege, guzellik urunlerine, guzel elbiselere, iyi arabalara cok para harciyor ama az gazete, az kitap okuyorlar. yardim etmeyi, uzaklardakileri dusunmeyi seviyorlar ve butcelerinden seve seve para ayiriyorlar, kendilerinden daha az sanslilara..

Butun bunlar, minicik pomponlariyla gercek degilmis gibi duran heybetli mimozalarin hic mi hic umurlarinda degil.. Roma’nin yesil bollugunda, uzerlerinde cicekleri yokken, hicbir agactan onemli bir farklari olmayan, ama simdi dunyaya nese sacan, sari sacak mimozalarin.. 8 mart kadinlar gunu icin, hunharca dallari kirilacak, boyunlari bukulecek, ucuncu sinif jelatin kagitlarin icinde bogulacak mimozalarin..

Hava cok soguyacak, bugunden belli.. Iyi ki erkenden actiniz dedim mimozalara icimden.. Iyi ki erkenden actiniz.. Onemli degil, soguk vursun sizi.. Sizi boyle guzel, boyle alimli, boyle capcanli yapan doga vursun, yasam sevmeyen eller yerine..

Ne renkli, ne guzel bir sehir su Roma.. Sahi nereden geliyor bu guzel davul sesi?

Mehtap Pasin Gualano

Roma, 21/II/2008

8 yorum:

Adsız dedi ki...

mehtap cım herşeyde olduğu gibi bunda da çok başarılısın. Daha önceki yazılarını da okumuştum. Tebrik ediyorum. Bak bu kadar çalışmanın arasında herşeye zaman ayırabiliyorsun ama az uyuyorsun herhalde.

öpüyorum seni .

Bahar

Fatih Mika dedi ki...

Sevgili Mehtap,

Roma, Istanbul gibi sehirlerin sesi cok uzaklardan gunumuze kadar gelebildikleri icin guzeller.

Cami yikilsa bile mihrap yerinde kaliyor.

Brajeshwari dedi ki...

birseyleri bozuyoruz..duzelttik saniyoruz ne gam..
bana en cok kasabada dogan cocugun haberi trajik geldi...

yıllar sonra, o kasabada 20 yildir ilk kez gorulen-adının eskilerde mimoza oldugu soylenen bir cicek goruldu diye de yazarlar mi sence mehtap? ne fena..

Mehtap Pasin Gualano dedi ki...

Bahar'cigim, ne kadar az uyursam, o kadar cok yasiyormusum gibi geliyor..
Sevgili Fatih,benim uye oldugum gruplarin birinde, genclerden mektuplar yayinlanir. italya'ya gelmek isterler.. Burada yasamak icin, sanslarini denemek icin cok isteklidirler ve "artik dayanamiyorum" diye biter bu mektuplar cogu zaman.
Italya cok guzel ve ozel bir ulke. Ama mutlak refah hicbiryerde yok. Hic bir ulke, zorluklardan tamamen arinmis degil. Davulun sesini bir de yakindan dinlemek gerek diye yazdim bu yaziyi.
Sevgili Burcu, yazlik evimizin bahcesinde babamin emek emek, incecik tek bir saptan, koskoca bir agaca donusturdugu mimozamizi, hain eller tam ortasindan ikiye ayirmislar bu yil. Oturdugum heryerden mutlaka deniz goreyim, hicbirsey durmasin onumde gorgusuzlugu surdukce, mimozalar, zeytinler, yeni dunyalar,musmulalar kitaplardan bakilan agaclar olacaklar birgun. ne yazik ki..

Nilambara dedi ki...

Sevgili Mehtap, bugünlerde biraz rötarlıyım yorumlarda :)

Yazını cok sevdim ve benim için bir ilk oldu; belki daha soğuk iklimde, deniz seviyesinden 900 küsur metre yüksekte dağda :) yaşamanın etkisi, 8 Martta mimoza verme adetini ilk kez duyuyorum, cehalet... :))
hem hoşuma gitti hem de "Sizi boyle guzel, boyle alimli, boyle capcanli yapan doga vursun, yasam sevmeyen eller yerine.." sözüne yürekten katıldım... ne yazık ki güzel olan herşeyi dalından koparıp, mıncık mıncık edip sonra bir kenara fırlatıp atmak insanın doğasında var... oysa herşey yerinde güzel... bunları sadece mimozalar için söylemiyorum, canlı cansız tüm varlıklar için söylüyorum... doğanın doğru yere oturttuğu bitkiler için de... doğru yerini bulan insan için de... frekansınızı bozduğunuz, uyumlu frekansı yakaladığınız alandan koparıldığınız zaman nasıl bocalar erirsiniz , aynı şey...

ve 20 yıl sonra ilk bebek ve yarattığı şaşkınlık ise çok acı, kara mizah... umut kırıcı...

indrani dedi ki...

yazinizi zevkle okudum. davul sesi deyince aklima gecenlerde ara sokaklarda asker gonderirken davul sesleri inanilmazdi. ilk defa bi asker gonderme mahalle partisi izledim. teras evinin oyle avantajlari var :)ayrica italyanlarla ilgili verdiginiz bilgiler icin tesekkur, hep nasil insanlar dusunmusumdur yani.

Subhankari dedi ki...

Geç okudum yazını Sevgili Mehtap, ama çok sevdim. Üstelik hani tam da ofisten çıkmaya ve geceyi ders çalışarak geçirmek için kendimi hazırlamaya çalışırken, fena halde başım ağrımaktayken, içindeki bütün acı/acımasız gerçekliklere rağmen, çok da keyif verdi yazdıklarını okumak...

Evet, aslında çoğu zaman hep biliyoruz "davulun sesini yakından dinlemek gerektiğini", ama işte bazen bir kaçış, farklı bir hayat özlemi ya da ancak bilinmeyenin besleyebildiği umut için insan kaçmak, gitmek, başka bir yerde olmak falan ister ya... Davulun sesi orada da gümbür gümbür çıksa bile, sadece o düşünme anının rahatlatıcılığını yaşamayı seçer ya... Yoksa işte durmadan "... bu şehir arkandan gelecektir..." dizesiyle de yaşanmaz ki... ;)

crispy dedi ki...

Mimozalar,İstanbulada çok yakışıyor
bence.Ama mimoza vazoya yakışmıyor.
insanın bakış açısının fonunu sarıya boyamaları neden yeterli olmaz?

betül