4 Mayıs 2008 Pazar

BIR PIKNIK HIKAYESI...


Herkesin hayatta uygun olmadigini hissettigi bazi durumlar vardir. Ben pikniklere daha hazirlik asamasindan itibaren uygun olmamisimdir hicbir zaman.. Paket, torba, kutu hazirlamayi, elde tabak yemegi, piknik yerlerini pek sevmem. Yine de hayatta mutlulukla hatirladigim bir kac piknik anim vardir.

Bozkir’da saglik ocagimizin hemsiresi Hayrunnisa hanim’in kocasinin kamyonunun kasasinda gittigimiz yayla piknigini hic unutamam ornegin. Yolumuzun ustundeki her meyve agacinin onunde durup, kamyondan inmeden kopartip yedigimiz kutur eriklerin de bu anida onemli payi vardir mutlaka..

.
.
.
.
.
.
.
.
Konya’da benim hayatta tanidigim en guzel keyif yapma ve yaptirma uzmanlari, goz doktoru arkadaslarim Nilgun ve Halil’le gittigimiz piknik de, hala hatirladigim zaman beni guldurur. Onlarin Konya’da bir sureligine yasayan Alman arkadaslarinin, Nilgun’un hazirladigi piknik cantalarindan cikan beyaz ortulere, beyaz porselen tabaklara ve tabii ki cam kadehlere bakarkenki saskinliklari, Halil’in, Nilgun’le bana “boyle piknik sepeti mi hazirlanir” diye cektigi firca, Nilgun’un “yapamam sekerim, yapamam aaaaa, elin adamina rezil mi olalim plastik tabakla” demesi hala kulaklarimda.. Ben de Abant’ta oyle beyaz ortulu, masalarda yemek yenen bir piknige katilmis ve cok keyif almistim dogrusu..

Federico kararini coktan vermis, 1 mayista piknik yapilacak. “Calisanlar 1 mayis gunu piknik yaparak dinlenirler” demis ogretmeni okulda.. Emir buyuk yerden..
.
Acaba bir yolunu bulur da kandirir miyiz diye Roma cevresinde cok guzel bir gezi yapiyor ve cok cici bir restoranin onunde duruyoruz. Reaksiyon o kadar buyuk ve gercek ki, hemen bir benzin istasyonundan bulunabilecek malzemeler aliniyor, eve donuluyor, iki yaygi, biraz sucuk, kofte, salsiccia ne bulursak iki cantaya dolduruluyor ve evimizin hemen karsisindaki parka gidiyoruz.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
Park civil civil. Babam yere oturmayi basaramiyor bir turlu ve bizi gulduruyor. Herseyi yapiyoruz. Yani barbeku yapiyoruz, top oynuyoruz, ucurtma ucuruyoruz, ucurtmamiz agaca takiliyor,kuyrugu karisiyor, cimlere uzaniyoruz, termosta demlenmis cay iciyoruz. Hepimiz bu yoktan var edilmis piknikten cok keyif aliyoruz. Hayret ama encok da benim hosuma gidiyor bu gun.

Eve donuyoruz. Babam televizyonu aciyor. Bir huzun tablosu izliyoruz.. Cok aci, cok haksiz, cok cirkin, cok inanilmaz gorduklerimiz. Insan heryerde insan, emek heryerde emek, calisan heryerde calisan.. Ama ulkelerin insana ve onun urettigine verdikleri deger farkli.. Kucucuk cocugunu kollarinin altindan tutup, polislere dogru sallayan babanin goruntusu beynime kaziniyor bu 1 mayis’in biraktigi bir iz olarak..

Mehtap Pasin Gualano
Roma, 4/V/2008

4 yorum:

Nilambara dedi ki...

Sevgili Mehtap, böyle keyifli bir günün ardından, eminim Federico'nun yaşamı boyunca " 1 Mayıs" ve "piknik" sözcükleri çok özel ve güzel anlamlarla yer alacak... :)

ne yazık ki, bazı yerlerde ise hala talihsiz sözlerle ve üzücü olaylarla özdeşleşiyor..

Brajeshwari dedi ki...

Piknik yapmayalı o kadar zaman oldu ki..Cokta bilmem aslında..Benim yapabileceğim piknikte ancak böyle olabilir marketten birşeyler alıp spontan gelişerek..Ama okurken canım niyeyse piknik yapmak istedi benimde..Belki tofucanları toplayıp, bir piknik yapabiliriz.Kendimizi top oynarken düşünmek komik geldi:)

Yazılarında detaylara boğmayıp, çok güzel anlattığın bir dilin var.Altında isim yazmayıp okutsalar senin olduğunu anlayabilirim artık gibi geliyor...

1 mayıs bence sizin kutladiğiniz gibi kutlanmalı..Frederico çok haklı piknik konusunda...Herkes keşke öyle kutlayabilse..İçimiz acıyarak izledik televizyonları..Bu piknik havasını bozmamak adına birşey yazmak istemedi canım bu konuda..

Yüreğine sağlık Mehtap..

crispy dedi ki...

Mehtap yazını okurken bende Yasmin'in ''biz hiç ailecek piknik
yapmadık''serzenişlerini hatırladım.Benim çocukluk anılarımda piknik hatıraları yok denecek kadar az.En keyifliside
ağaç dalına kurulmuş salıncak.
Bu arada seni en son düğününde
görmüştüm ,hala aynı kalmanın
bilimsel bir sırrı olabilir mi?

Betül

7zeytin dedi ki...

Çin de deprem oldu.Onbinlerce insan ve henüz insan olduğunu bilmeyen çocuk öldü haberlerde.
Ve iki gün sonra ben,
eğitmen olarak yaklaşık 20 din görevlisine eğitim verdim, afetlerle ilgili.
Akşam eve döndüğümde çocuğum uyuyordu.Oysaki onun gözlerine yarın için bakmak istedim...
Hiçbirşey bilemediğimi bilirken yine de ne yapmam gerektiğini o gözler bana söylüyor ...
Gücümün sınırlarını,
bedenimin sınırlarını o gözlerde hergün görüyorum...
Yapabileceğimin en iyisini yapmak için mücadele ediyorum.
Şimdilik hepsi bu.
o.