Sessizliği bozan çığlık. Yavru fok “Ege Vira” var gücüyle annesine seslendi.
“Vaaaak vaaaaaak” diye bir ördeğin sesine benzer.
Anne burnunu suyun
Dünya üzerinde yaklaşık 500 Akdeniz Foku kalmıştır. Ve Ege Vira bunlardan bir tanesidir.
Annenin sütü yaklaşık iki hafta içinde yavruya 5-
İki hafta geçtikten sonra henüz arka yüzgecini dengeli biçimde kullanamayan yavru hiç yüzme bilmeyen insanlar gibi ön yüzgeçlerini suya vura vura komik ve bir o kadar da telaşlı bir biçimde su üstünde kalıyordu. İlerleyen günler ardından Ege Vira artık içinde bulunduğu yuva ve ana salonda yüzüyor, mağara içerisine giren çer çöple oyunlar yapıyordu.
Mağara içerisinde her türlü atık birikmişti. Balıkçıların attığı kasalar, sahilden kopup gelen ağaç parçaları, plastik meşrubat, su şişeleri ( ki bu Ege Vira’ nın en çok sevdiği oyuncaklardandı) ve öğreneceği üzere en tehlikelisi olan …
Fok olduğunu kabul etmemek için dalmaya gösterdiği direnci gören annesi suda ona çaktırmadan yanaşıyor ve kocaman ağzı veya yüzgeciyle onu tutup suyun altına bastırıyordu. Ege Vira bu hiç sevmediği egzersizler ardından su altında kalabileceğini, ve hatta yüzebileceğini kısa sürede fark etti. Suyun altında kalmak ona ayrı bir özgürlük ortamı sunmuştu ama o bundan aldığı zevk ve neşeyle kahkahayı basınca yine su yutuyor bu sefer telaşla kendini yüzeye atıyordu.
Anne fok sabahın erken saatlerinde yavrunun yanından ayrılıyordu. Bazen hava şartlarına göre programını değiştirip tüm gün onunla kalıyor bazen de gece aralıklarla mağarayı terk ediyordu. Avlanması gerekiyordu. Ne buluyorsa avlıyordu anne. Balık, ahtapot, kalamar, istakoz…Balıkçıların ağlarından balık çalıyordu kimi zaman. Kilometrelerce ağ atıyordu insanlar denize. Ucunda iğneler olan uzun oltalar, ve daha bir çok değişik takımlarla denizdeki balıkların çoğunu avlıyordu insanlar. Balık bulmak için çok ama çok uğraşıyordu anne.
Oysa ki yavru fok dünyadan habersiz, mağaranın ana salonunda taklalar atarak vaktini geçirirken bir gün… Tam da neşeli bir oyun esnasında, mağara içerisine üzerinde değişik geometrik desenler bulunan garip bir yaratık girdi. Yavru annesine seslendi. Ve sonra “ne yaptım ben” diyerek kafasını suya gömdü hemen. Annesi o yokken kesinlikle ses çıkartmaması için onu tembihlemişti. Mağaranın içine dolan dalgalarla salona giren garip yaratığın her tarafı oynuyordu. Ege Vira, daha saniyeler geçmemişti ki, merakına teslim olup kafasıyla ona dokundu. Hiçbir şey olmadı. Ön yüzgeciyle üzerine bir şaplak yapıştırınca yaratık suyun altına doğru batmaya başladı. Ege Vira bunun daha önce de mağara içinde rastladığı deniz analarından biri olduğunu düşündü. Yeni bir oyuncak geldi diyerek neşeyle dalışa geçti. Hiç bir şeyden şüphelenmeyecek kadar saftı. Vira “seni yakalayacağım ey canavar” diye yaratığa doğru pikesini yaptı. Hızını alamayan yavru, tüm gücüyle canavara kafasını uzattı. Ve o anda… Yaratık fokun ağzını ve kafasını kavrayarak tüm yüzüne yapıştı. “Bu nasıl bir oyun şimdi” dedi içinden. Telaşla yüzeye çıktı nefes almak için. Burun deliklerini kocaman açarak nefes almak istedi ama alamıyordu. Yeniden hızla suya daldı ağzını açıp kapıyor, bağırıyordu. Tekrar yüzeye bu sefer çakıl sahile attı kendini. Yaratık kafasından aşağı daha da çok sardı onu, taaa boynuna kadar…İşte yavruların bir kısmının daha ilk aylarındayken oyun merakları yüzünden ölmelerinin ve Akdeniz Fokları’nın yok oluşunu hazırlayan tehditlerin biriyle sınav vakti gelmişti.
Not2: Hikayede bahsi geçen olumsuz sebepten dolayı Akdeniz Foku mağaralarına girmek (dalgıçlar) Su Ürünleri kanunca yasaklanmıştır. Bu yasak önerisi, Sualtı Araştırmaları Derneği / Akdeniz Foku Araştırma Grubu tarafından getirilmiştir.
Devam edecek
2 yorum:
türkiye deki fokcular
akdeniz foklarının hepsine kendi isimlerini koydular...yeni bir tane bulursanız adının beRRin olması konusunda ısrar ediyorum...ayrıca badem insanlarla diyalogu gayette gelişmiş bir fok...
Ben dayanamadim yazinin devamini 7zeytin'in sitesinden okudum. Insanin dogaya butun bunlari yapmaya hakki var mi? Hem de gelismislik adina?
Yorum Gönder