13 Mart 2008 Perşembe

7Zeytin

Merhaba
uzun süredir yazamadim.
Bahar bir garip geldi ve tüm ağırlığıyla üzerime çöktü. Genel iş yoğunluğum ve ardından kendimi çok bitkin hissetmem nedeniyle bilgisayarda sadece izleyici oldum. Bahar çok garip bir mevsim. Doğum sancısı gibi ağır bir şekilde tüm canlıların uyanışı ve çiçeklenmesi. Benim de çiçeklenmem gerek ama üstümdeki halsizlik ne olacak bilemiyorum.

Grup'tan bir soru almıştım" Niye 7 zeytin" diye...
Aslında hikayesi biraz hüzünlü ve belki gizli mi kalmalı diye bu soruya yanıt vermeden önce düşündüm.
7 Zeytin beni itekleyen zor günlerimi hatırlatan bir sembol.
1997 gibi askerliğimi yaptım. Birliğim bölüğüm yer konusunda yazmak istemiyorum. Komando değil. Kalabalık bir bölüğün çavuşlarından biriydim. Usta birliğinde yaşam oldukça stresli ve zor oldu . Çok kalabalıktık. Çok yorucu kimi zaman. Genel koşulların yetersizlikleri dışında ( yatma kalkma tuıvalet vs. ), istikakımız da dikkatli kullanılma sınırındaydı.
Özellikle kış bulunduğum bölgede çok nemli ve soğuk geçiyordu. Sabah erken, bizim için en önemli şey bir an evvel kendimizi toparlamamızı sağlayacak kahvaltı. Sıcak çay, bir parça beyaz peynir, tahin helvası ve 7, 8 adet zeytin.
Bu da belki de eğitimin bir parçasıdır bilemiyorum. Askerlikte olması gereken şartlar da bunlar yoksa birşey öğrenemezdik.
Şunu hatırlıyorum,
Kahvaltı başında herkes kendi tabağına bakıyordu. Ortalarına doğru gözler sağa sola takılıyor ve sonuna doğru ağzınızdaki lokmayı çiğnerken yakınınızdakilerin tabağından gözünüzü alamıyorsunuz.
Bir zeytini ağzıma atıp yarısını özenle ayırıp diğer yarısını tabağıma diğer lokmayla yemek için ayırırdım. Bazen tabağımızda bilerek zeytin bırakır ve paylaşırdık. Bu birliktelik anlayışımızı kuvvetlendiren, ekmek paylaştığımız için huzursuzluk yaratma direncini kıran bir davranıştı.

Daha fazla yazmama gerek yok umarım. Şimdi ofisimin önünde 8 zeytin ağacı var ( biri yedek ) firmamın adı da 7 Zeytin.
Yediğim lokmanın değerini unutmamak adına 7 Zeytin' i sembol kabul ettim. Çıkış noktası kısaca bu...

Eğer ergin 4,5 adet zeytin ağacınız var ise standart bir aile yetecek kadar zeytin ve zeytin yağı elde edebiliriziniz.
Ama en iyisi ve garantisi 7-8 adet zeytin ağacı diye düşünüyorum. Çünkü her sene aynı verimi alamayabiliyoruz.

Zeytin mistik bir canlı, ölmeyen ağaç, ben onu hep dost gibi görüyorum, anlatacak çok şeyi olan bir arkadaş.
Eğer ulu büyük bir zeytin ağacı görürseniz bu ağac "delice" aşısıdır.Normal büyüklükte bir zeytin ise muhtemelen ziraii dediğimiz türdendir. Benim yaşadığım bölgede 450.000 yetişkin ağaç var. Yaşları 500 civarında olanlar var. Ve yine Karaburun'da bir pilot projeyle 25.000 dönüm araziye 1.000.000 evet bir milyon ağaç dikimi başladı. Karşımızdaki Sakız adasında 1.5 milyon ağaç varmış.

Son dönemde zeytin yaprağında bulunan "ötropin "maddesi kanserli hücreleri içerilerine girerek çatlatması özelliğiyle
bunu bulan bilim adamlarına Nobel Ödülü kazandırdı. Türkiye de az sayıda firma son bir iki yıldır bu maddenin ekstraktını çıkartmak için tesis kurdular. Zeytin yaprağının tonu tam olarak bilemiyorum ama birkaç bir dolar ediyor. Kendimi zeytin yaprağı çayına alıştırmaya çalışıyorum...Sıcak su ve içine zeytin yaprağı hepsi bu.

Zeytin ağacından yapılma mutfak eşyalarını hobi amaçlı üretmeye çalışıyorum. Kurutma safhası çok zor ve ağaç çok kolay çatlıyor. Fakat başardım. Şimdi ise sorun çok sert bu ağacı işlemede.Henüz bunu yapamadım. İleride imkanım olursa ufak bir torna tezgahı ile çalışma ortamı yaratacağım. Zeytin ağacından yapılan kap, mutfak eşyalarını özellikle Almanya ve Amerika talep ediyor diye öğrendim. Fakat iç piyasada da yeri var. İstanbul'da bir kaç örnek aldım. Çeviz kıracağı, nihale, ufak bıçak ve çatal.


Zeytin yağlı yemek çekti şimdi canım
Giritli tarafım tuttu yine...
Şu anda bizim burada her taraf ot dolu ,
sarmaşık, radika, ısırgan ( yumurtalı zeytin yağlı) ...
ay ay ay mutfağa gidiyorum...sağlıcakla

7 Zeytin


Nesimi Ozan Veryeri

6 yorum:

berrin dedi ki...

şimdi
zeytin yaprağı çayının tadı nasıl?
bir avuç toplayıp göndersende/denesem...
acaba kanserli hücrelere bomba etkisi yaparken - başka hücrelere zarar verme olasılığı konusunda bir bilgi varmı?
ukalalık yapmak için sormuyorum
benim
bir tanıdığım öksürük geçirmek için ayva yaprağı çayı içiyordu
meğer tansiyonu yükseltiyormuş -

Nilambara dedi ki...

Mitolojide zeytin ağacı kutsal kabul edilir, 7 rakamı da tüm dinlerde, felsefelerde, öğretilerde özel ve kutsal bir sayıdır. "7zeytin" çok özel bir isim olmuş ama Ozan'ın anlattıklarından sonra daha da anlam kazandı... :)
Zeytin ağacından yapılma mutfak eşyalarını biz de çok kullanıyoruz evde, özellikle limon sıkacağı harika, hem çok işlevsel hem de sanki o ağaç ile limon asidi birleşince ortaya harika bir aroma çıkıyor ve limonu sıktıktan sonra limon sıkacağını koklamadan yıkamıyorum, mutlaka o güzel kokuyu derin derin içime çekiyorum.

Berrin'ciğim, evde kurutulmuş zeytin yaprağı var, bazı yemeklerde özellikle zeytinyağlılarda çok kullanırız, çok da lezzet verir, çayını hiç denememiştim, bu akşam deneyeceğim, sen de epeydir özlettin kendini, birgün bekleriz, beraber içelim zeytin yaprağı çayımızı karşılıklı :)

7zeytin dedi ki...

Berrin cim zeytin yaprağı çayı bence biraz acımtırak ve toprak kokuyor
içine limon adaçayı veya başka bir çayı karıştırabilirisin.
o zaman hissetmesin hiçbir şey.
İçimi kolay. Bir de suyun içinde haşlama, sıcak suya at bekle ve yavaş yavaş iç.Zeytinle alakalı hiçbir ürün fazla sıcağı sevmiyor, ne yağı, ne meyvası ne de ahşabı... Soğuk da içilebilir.Hem ayrıca belki bomba gibi oluruz ne dersin?
Nilambra ve Berrin'e selamlar
o. 7 içti zeytin

Fatih Mika dedi ki...

Sevgili Ozan,

Benim kucuk balkonumda saksilarinda sadece iki agacim var. Ambra dogmadan ektigim tohumlardan yetistiler. Simdi 14 yasini gecmis durumdalar. Tabi boylari iki karis. Onlara sekil vereyim diye durmadan budadigim icin olsa gerek, bir turlu meyvasini alamadim. Uzmanlari, bir onceki yilin dalinda cicek actigini soyluyorlar. Ben bicimi ile ugrasirken herhalde bu dallari da buduyorum..

Ambra kucukken cekirdeklerinden kolye yapmistik, tahtasindan taki. Kenarda kosede hala kucuk bir kedi olmali. Kendi yagi ile ovunca butun yasadiklarini anlatir bu tahtalar, gectikleri yollari, zorluklari, inisleri, cikislari. Arada bir siyah bir cizgi: Kimbilir ne olmustur o zaman?

Dune kadar, Roma meydanlarindaki agaclara uyumaya gelen sigirciklar; ayaklarinda iki, gagalarinda bir tane zeytini aksam yemegi icin yanlarinda getirirlerdi.

Simdi sigirciklar uremek icin tekrar kuzey ulkelerine donduler."Zeytin agaclarina iyi bakin ki onumuzdeki yil da hem size hem bize yatsinler." diye ricada bulunarak.

7zeytin dedi ki...

Yaşamın çizgileri onlarda,
ben bu ağaca bakıp ney üflüyorum bazen...
Ağaçta iki tür dal var. Yerinden ve yerli ağzından
biri "piç" biri de "dişi" yani zeytin veren. Hangisi hangisi dersen şimdi bilemiyorum ama öğrenmem gerek ve tarif ederim o zaman. Budama yapraklara bakılarak yapılıyor. Bilmeyenler dala bakarak. Bu ağaçta iki yaşam var biri vahşi bir ehli.

Ben benim ağaçları budamayacağım. Üç yaşına gelince budamayı düşünüyorum Boyları 1,5 metre civarında olunca. Ağaç anca kendine geliyor.

Zeytin bana beni anlatıyor dönüp dolaşan hayatımı...
Bunu paylaşabildiğim için çok mutlu oldum
teşekkürler

Brajeshwari dedi ki...

Bu kadar güzel anlattığınız için teşekkürler..Çok keyifliydi.Şimdi 7zeytin gerçekten anlam kazandi..Sanirim ben sormustum bunun nedenini..İyiki de sormusum hoş paylaşmis olduk..

Okurken özendim..Manzaranızdaki zeytin ağaçlarini hayal etmeye çaliştim..Hoşuma gitti..Kokular çalındı burnuma..rüzgar esti yüzüme...Sanirim dogayi özlüyorum.Zeytin ağaçlarına sarılır mısınız ara sıra?

Sanirim sizede benim adıma dilek diktireceğim evrene..karaburun tarafina..deniz gören bir ağaç gölgesinin dibine..