
Sacim duzene girmiyor, etegimin dugmesi kopuyor, Federico hickira hickira agliyor.. Oglum hic uzulmesin, hic aglamasin istiyorum. Bu baliklarin, Federico yesin diye gozunun icine baktigimiz levreklerden bir farki yok aslinda biliyorum ama ben levreklere de, tavuklara da, ineklere de uzuluyorum zaten..Budist dadimiz, onlarin tekrar dunyaya doneceklerini soylemege calisiyor Federico’ya ve o aglamaya devam ediyor.
Yagmur yagiyor. Genel grev yuzunden trafik karmakarisik Roma’da. Ben grev yapamiyan bir bolumde calisiyorum ve bu kesmekeste ise gec kaliyorum. Ise gec kalinan nadir gunlerin hepsinde oldugu gibi, bolum baskani beni kapida karsiliyor. Benim yuzum onunkinden daha asik. Cafeteryanin kahvesi herzamanki gibi yanik kokuyor. Konusmamiz gergin ve hergunku akiciligindan uzak geciyor.
Ogleden sonra Federico’yu yuzme havuzuna goturuyorum. Yol boyunca sessizce Elton John dinliyoruz. Ogretmeni butun gun soz dinlemedigini, yemegini yemedigini ve gunu siniftaki dolabin icinde oturarak kapadigini soyluyor. Daha dogrusu sikayet ediyor. Butun sikayet gunlerinde oldugu gibi, sadece dinliyorum ve ben icimden hep oglumu savunuyorum. Havuz cok kalabalik. Elime bir fincan cay alip, buyuk camekanin arkasinda oturup, Federico’yu seyrediyorum. Aslinda seyredemiyorum.. Yuzlerindeki boyalarla bizim evi badana edebilecegimiz annelerden olusan bir grup gelip tam onume dikiliyorlar. Onlarin popolarina bakmak istemiyorum hic. Elime metrolarda bedava dagitilan gezeteyi aliyorum. Haberler cok korkunc. cok uzucu, cok can sikici. Yanima Federico’nun grubundan Riccardo’nun babasi oturuyor.

Antonio isini erken bitirmis, o da havuza geliyor. Ben eve donuyorum diyorum, isterseniz pizza yiyip gelin bu aksam eve. O nedensiz gibi duran butun keyifsizliklerin bir sebebi oldugunu bilecek kadar taniyor artik beni. Onemli mi diye soruyor?.. Hayir degil diyorum..

Eve donup, turk gazetelerine bir goz atiyorum. Saadet tepesini Suudilere satmisiz, birilerine daha devlet nisani vermisiz, telecom grevi devam ediyormus.. Iyi hicbirsey yazmiyor gazeteler..Uyesi oldugum bir sitede yazdigim bir elestiriye bence terbiye sinirlarini zorlayan bir cevap geliyor. Kiziyorum ama o kadar ofke dolu yazilmis ki, anlasilmayacagimi bildigim icin cevap vermek geregi duymuyorum. Koltuga oturup, butun keyifsiz anlarda yaptigim gibi ayaklarima bakiyorum.

Federico elinde butun kitir taraflari yenmis, soguk, esnemis bir pizza parcasi ile iceriye giriyor. “Annecim, bak bunu sana ayirdim “ diyor. Mmmmm.. Bayilirim soguk pizzaya diyorum.. Siki siki sariliyorum ogluma…

Yarin guzel bir gun olacak biliyorum. Roma’da sagnak yagis bekleniyor diyor televizyon haberleri, ama icimde isitmeye hazir bir gunes varken, disarda ne yagarsa yagsin, onemi yok.. Yarin guzel bir gun olacak.. Biliyorum..
Mehtap Pasin Gualano
Roma' 14/XI/2007
4 yorum:
sen şimdi annenide özlemişsindir...
hayat böyle birşey işte
hiçbirşey aynı değil...bazı zamanlar keyifsiz olmakta/olabilmekte önemli
en azından benim için öyle
yaşamanın kıymetli olduğunu hatırlayıp - şarj olmamı sağlıyor
Sevgili Mehtap ben de yazılarını özlemişim :)
Hüzün güzeldir, ben de severim hüznü ama tabii ki depresif hüznü değil, doğal akış içinde kendiliğinden gelen hüznü, tıpkı burada senin anlattıkların gibi... içinde umut var, gözlem var, anlama ve çözme arzusu var...
bu tür hüzünler tanrının bir lütfu bence, daha üst basamaklara çıkmaya hazır olduğumuzu gösteren ve içinde bulunduğumuz ruhsal durumun iyice içselleştirilmesi için... bu anları topun hızla yere vurduğu anlara benzetirim hep, ardından top aynı hızla yukarı çıkmaya başlayacaktır... önemli olan bu anlarda dengede kalmayı başarabilmek ki bence sen dengeni gayet iyi koruyor görünüyorsun...
Düşlerimdeki Yaşam 10. bölüm yani bugün yayınlanan bölüm, hoş bir tesadüf ki biraz da bu ruh halin ile ilgili... :)
Sevgili Mehtap,
Bedri Rahmi Eyupoglu'nun bir sozu var. "Bazen bir tuvalin basinda alti ay oturur bitiremem, bazen bir tuvali bir gunde bitiririm. Bu bir gunde biten tuvaller, kendilerini o alti ayda bitiremedigim tuvallere borcludurlar."
Herhalde yasam da oyle. Belki de canimizi sikan seyler bize guzel seylerin anlamlarini, tadlarini ogretiyorlar.
sevgili Mehtap
ne guzel yazmissin..Ben icini bu kadar seffaf dokebilmenden dolayi kutluyorum öncelikle seni..Bunu becerebilmek bir başari bence..Herkes guzel ve mutlu zamanlarini paylaşabilir.Ama şeffaflaşabilmesi zordur yazi da..Hele ki yorumlar gelecekse..
Hayat bazen böyle günleri de icine kapsiyor.O Zamanlar sevgili Nilambara'nin dedigi gibi akisa birakmak lazım kendini ve gelecek güneşli günlerin olduğunu da unutmamak gerekiyor...
Bende bir söz ile bitirecegim yorumumu.."Hayat varılacak bir nokta değil, geçtiğin yolda gördüğün manzaralardır"...
sevgiler
Yorum Gönder