4 Haziran 2007 Pazartesi

"İçimizdeki Kutup Yıldızı"na ithafen...

İnsan kadehtir, ruh içindeki şarap
Gövde borudur, ruh içindeki ses
Hayyam! İnsanın ne olduğunu anlayabildin mi?
Büyüsel bir lamba, içinde ışık...

Burcu’nun “İçimizdeki Kutup Yıldızı” yazısını okuyunca aklıma Ömer Hayyam’ın bu dörtlüğü geldi.

Senelerce, her yeni grupla yoga çalışmalarına başladığımızda, hep ilk dersin bir bölümü bu dörtlük üzerine sohbetle geçti.

Ömer Hayyam’ın bu dörtlüğünü ne zaman okusam, nedense büyükannelerimizin kullandığı gaz lambaları gelir aklıma. Her sabah camları özenle temizlenen parlatılan gaz lambaları... Fitili önce iyice kısılır yakılır, camı takılır ve is yapmaması için yavaş yavaş dikkatle fitilin boyu ayarlanır, istenen ışık şiddetine göre... ve marifet ışığın gücünü azaltan is lekeleri oluşturmadan fitilin boyunu ayarlamak ve camını sürekli temiz tutmaktır.

Hepsinin adı lamba olsa da tüm Lambalar farklı farklı... Oysa içlerindeki ışık aynı, ışığın kaynağı da gücü de aynı ama yansıma şiddetleri farklı.

Lamba ne kadar süslü püslü ya da ne kadar kirli ise ışığın şiddeti o kadar zayıf yansıyor lambanın dışına. Oysa, tertemiz şeffaf bir lamba ışığını olduğu gibi tüm parlaklığı ile çevresine yansıtır ve sadece kendisini değil çevresini de aydınlatır ve cazibesi ile göz kamaştırır.
(Burcu'cuğum, ışığın göz kamaştırıyor :)

Ego, kibir gibi süslerin ya da korku, endişe, hırs, kıskançlık gibi olumsuz duyguların yarattığı kirlerin olmadığı ve sevgiyle parlayan nice lambalar dileğimle...

Sevgiler,

2 yorum:

Brajeshwari dedi ki...

:)

siz de hep parlayin böyle ışıl ışıl..

imza: körler sağırlardan biri..

indrani dedi ki...

kamptayken gaz lambaların ışıgında kitap okurduk, orman yollarda kampa donerdik, ellerimizi o ışık altında yıkardık. kış ayları daha bi romantik olurdu. nostalji yasadım birden