26 Nisan 2007 Perşembe

YIDIZLAR TERS AÇI YAPMIŞ BU GÜN İFLAH OLMAZ


Sabah saat yedi civarı, alarm çaldı.Gözlerim açık görünümlü kapalı kızımın odasına girdim, işte o anda güneşte benim gözlerime isabet etti, ama tam isabet. Kızımı uyandırırken güneşi insafa davet ettim.

Bugün benim yoga günüm, her çarşamba vücudumun dengesizliğini kendime tekrar tekrar kanıtlamak için yogaya gidiyorum. Bu konuda yenilen güreşçi tavrını benimsiyorum. Evden çıkmamıza bir saat kala yoga arkadaşım hasta olduğunu söylemek için aradı, bende belki bana ihtiyacı olur diye düşünüp evde kaldım. Yoga eğitmenimizi aramak bana düştü. Utana sıkıla durumu anlattım, Sonra yazdığı kitap hakkında olumlu eleştiri yapmak isterken tamamen benim yüzümden eleştiri olumsuz oldu. Nasıl oldu bende anlamadım. Hani bazen beyin birşey düşünür, düşünce dile gelir ama dile gelen düşünce artık beyinden geçenle aynı değildir. Kelimeler, kulaktan beyne dönünce görülürkü o artık başka birşeydir. Durum aynen böyle. İç sıkılır, tekrar yoga eğitmeni aranır durum izahi için. Telefon kapandığında durumun izahının hala yapılamadığı anlaşılır. Durumun kendi yatağını bulmasının en doğrusu olduğu kararına varılır.

Tüm bunlar sona erdiğinde telefon çalar.Telefondaki ses , hayatta duymayı en son istediğim ses çıkar. Ses bütün mutsuzluğunu tellerden kulağa ulaştırır, kulaktan kalbe ulaşır negativite. Sesin sahibi buluşmak ister, tarafımdan rededilir.

Günün gidişatı bellidir,yıldızlar ters açı yapmıştır. Artık sabır zamanıdır diye düşünürken, bir arkadaşım beni ofisine içli köfte yemeye davet eder. Gittiğimde arkadaşımın başı sıkışık, ben hissederim kendimi fazlalık. Tabiki içli köftelerin lezzetsiz olması sizide benim kadar şaşırtmamıştır herhalde.

Arkadaşımla hadi gidip alışveriş yapalım kararını verdik. Ama anlaşılan bu da yararsız bir faliyet benim için. Denenilen ayakkabıların otuzbeş numarası küçük, otuzaltı numarası büyük. Beğendiğim kıyafetlerin bir kısmının, vücut gelişimini tamamlıyamamış vücut özürlüler için olduğunu düşünüyorum. Bu düşüncem , kıyafetlerin darlığını anlamama yardımcı oluyor. Tamda o anda yanımdan Deniz Akkaya isimli manken geçiyor herhalde. Anlayamıyorum. çünkü yüzü biraz yüksekte kalıyor, ama gıdısının altından ona benzetiyorum.

Kahve molası.... Ben sert bir kahve istiyorum, yanına yoğun istek üzerine tekrar yapılmaya başlanan eski dost tatlısı. Eski dost tatlısı olmuş düşman.

Gün ağır aksak ilerlerken,benim yüzümü düşürüyor. Eve dönmeye karar veriyorum. Yasemin okuldan gelmiş, heyecanla bana kemanla yeni öğrendiği şarkıyı çalmak istiyor. Ben ters açıyı kabul etmişim, kaderime razıyım hali içerisindeyim. Yaso çalmaya başladı , ara ara durup seslerin niye yanlış çıktığını açıklıyor, ben o arada enstrümanları çalmayı öğrenmenin neden bu kadar uzun sürdüğünü düşünüyorum. Hayatın uzun çaları takıldı hep aynı notayı çalıyor.

Yiyecek birşeyler hazırlamalı, aç mideler ters açıdan anlamaz. Yemekler eline sağlık mertebesine dahi ulaşamamış, tam bir hayal kırıklığı.

Oh nihayet saat onikiyi vurdu. Kül kedisi Betül'ün perisi ortaya çıksın elindeki sihirli değnekle istediğini fareye, kabağa çevirsin. Ama illaki, şu yıldızların açısını değiştirsin. Genişi, darı diki.... hepsini seviyorum yeterki ters açı olmasın.


Beto

2 yorum:

Nilambara dedi ki...

Betül'cüğüm seni okumak hep çok keyifli ama sabah 9dan akşam 8.30a galiba beynim artık ağır çekimde... ne çok şey var söylemek istediğim ama parmaklar da durdu biraz galiba :))
yarın sabah yatağının sağ tarafından kalkmanı ve evden sağ adımınla çıkmanı öneririm ;))
ve senin Lucifer'a uyup ta lütfen Bora Hocayı ihmal etme, bedenin kısa süre sonra ulaşacağı dengesi ile sana müthiş keyif verecek inan...

berrin dedi ki...

betül cüğüm
arasıra bana da oluyor biliyormusun
sabahtan akşama kadar elimi attığımı kurutuyorum...
ama ertesi gün geçiyor :))