16 Şubat 2007 Cuma

Şimdi Frezya ve Sümbül Zamanı



SÜMBÜL AŞKLARI

Sen ne yaparsan yap
Bahar yine gelecek,
Sümbüller yine açacak,
Soğanlar çiçeğe dönecek,
Çiçekler kokularını yayacak,

Ve yine aşık olacaksın,
Ve yine hayata gülümseyeceksin,
Gecen gündüze dönecek,
Gözlerin en parlak ışığını yayacak,
Tenin en ince en narin dokusuna bürünecek,

Ve sümbül kokularına eşlik edeceksin
Bulaşıcı, sinsi bir hastalık gibi
Sızacaksın, en karanlık yüreklere bile…
Aydınlatacaksın örümcek ağlarının ardındaki gönülleri…

Dalga dalga yayılacak kokun…
Ta ki bir sonraki bahar yeni sümbüller açıp
Yeni aşkları yakalayana dek

06 / 03 / 03
************

Sümbül’e aşık, sümbül için sayfalar dolusu methiyeler yazabilecek bir dostun anlatımından esinlenilerek yazılan bir şiir...

Aşkın, zerafetin, güzelliğin sembolü sümbül... Şimdi tam da sümbüllerin renk renk çiçeklenme ve mis kokularını yayma dönemi... Ne yazık ki ömrü çok kısa... Henüz kokusuna doyamadan çiçekleri solmaya başlar... Ama sakın sümbülünüz soldu diye atmayın, soğanı toprağın içinde kalacak şekilde dallarını kesin, saksıyı paketleyin, saklayın ve bir sonraki sene yine mis kokularını yayması için çıkarın ve bakımını yapın... Sümbül soğanını ekersiniz, beslersiniz ve beklersiniz umutla filizlenmesini, büyümesini ve çiçeklenmesini... ve o güzel minik çiçeklerinin yarattığı buketi günlerce seyredersiniz ve kokusunun hücrelerinize işleyip yüreğinizi coşturmasını, canlandırmasını ve tıpkı sümbülün kokusunun yayılması gibi sevginizin canlı cansız her varlığa yayıldığını hissedersiniz... Tıpkı her fırtınanın ardından parlayacak güneşi beklemek gibi, her gözyaşının ardından gelecek gülümseme gibi, her Nisan yağmurlarının ardından açacak Mayıs çiçekleri gibi... Sümbülünüzün de zamanı geldiğinde tekrar açacağını bilirsiniz... Umutlarımızın daima canlı kalmasını, beslenmesini hatırlatan sümbüle sevgiler...

Aşkın, zerafetin, güzelliğin bir diğer sembolü frezya... favorim... Ne yazık ki sümbülden de kısa ömürlü... Frezya biraz daha mahsundur ama daha görkemlidir, daha çok yayılır kokusu... sümbülün kokusunu almak için ona yaklaşmalı, dokunmalısınız ki size kokusunu sunsun... Oysa frezya biraz da arsızdır, henüz onu görmeden bulunduğu ortama yaklaştığınızda bile kokusu işler burnunuza... Ben buradayım, bul beni, gör beni der... Haklıdır da... Çünkü sümbülden de kısadır ömrü... Kardelendir, zor şartların içinden sıyrılır hayata tutunur...

Bütün bir yıl beklersiniz gelmesini... Ekemezsiniz, saksıda olmaz, geniş alan ister, özgürce istediği yerde kök salmak ister, mücadelecidir, şartları zorlar, mutludur kayaların, taşların arasında da olsa kendine yeter... ve kendini güvende hissetmek ister, o kadar narindir ki ancak emniyette olduğunu hissedince, güvenince verir çiçeklerini ve sadece yılın en kısa ayında, Şubatta... Şubat ile doğar, Şubat ile ölür... ta ki bir sonraki Şubata kadar kokusundan mahrum bırakır, o kısacık ömründe kıymetini bilmek gerekir ki o muhteşem kesif kokusu yüreğinizin derinlerindeki en büyük olanı, ilahi olan aşkı coştursun...

Bir şiir de “frezya”ya lazım... Belki henüz “frezya aşkı” yaşanmadığından, tamamlanmadığından, eksik kaldığından öyküsü de yok, şiiri de yok... Kimbilir, belki yakında...

3 yorum:

Brajeshwari dedi ki...

ne guzel anlatmissiniz aşkı...ne guzel dillenmiş o çicekler..Size hiç solmayacak ve kokusu tum hayatınıza yayılmış frezya bir aşk diliyorum..

crispy dedi ki...

Çocukluğumda adı Sümbül olan bir arkadaşım vardı.Adını hiç beğenmezdim,ama şimdi sümbüllerin kokusunu bütün hücrelerime girecek şekilde koklayınca adınında ifadesi anlam kazandı.

berrin dedi ki...

ömürleri kısa olabilir ama
hala çok güzel kokuyorlar