3 Ocak 2010 Pazar

*ELLERIN YETIŞIR VEDALAŞMAYA... NİÇİN AĞLIYORSUN?





Valizler odanin ortasina oylece birakilmis… Yuzu asik bir sekilde oturuyor koltukta…
Biliyorum ben bu duyguyu diyorum, gidisler benim de cok yanimi yakar… Huysuzlasirim, herkese ters cevap veririm, surat asarim, karnim agrir, canim birsey yemek istemez…
.
Ustelik her valiz gordugumde boyle olurum ben… Nereye gitsem, birileri arkamda kalir…
“Bu ayni sey degil” diyor... “Ben donmeyecegim”...
.
“Giderken kim biliyor ki donup donmeyecegini ‘” diyorum sesimi neseli tutmaya calisarak… Onun donmeyecegini ikimiz de biliyoruz aslinda…
.
Donmeyecek… Gecip gitti iste hizla onca gun…
“Ne kadar cok sey goturuyorsun boyle” diyorum... “Geldiginde elinde neredeyse hicbirsey yoktu”…
„Birikiyor“ diyor....
„Birikiyor“ diyorum...
Yuzune bakiyorum... Goz pinarlarinda yas damlalari parliyor…
“Hadi bak aglama diyorum… Zaten yeterince yagmur yagiyor… Hadi sicak cikolata yapayim da icelim… Kurabiyemiz de var istersen, hatta cam agaci biciminde biskuvilerimiz bile var ”…
“Kimbilir kac kaloridir simdi onlar” diyor…
Aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa… diyorum hayretle… Sen de mi?
“Senin yuzunden” diyor… Yaslandim ama saglikli olmak istiyorum…
Birazcik gulumsuyor yuzu…

Nereye gidecegini bilmiyoruz henuz… Onceden soylemiyorlar…

“Geldigin gun ne guzeldi degil mi” diyorum… “Ben bile eglenmistim senin icin verilen partide, en guzel elbisemi giymistim, file coraplarindaki deliklerle balina avlayabilecegimiz bir kadinla bump dansi yaptigimi bile hatirliyorum hatta”…
Guluyorum…
Senin bir tek gece elbisen var, onu giymistin, bana ozel degildi diyor…
Huysuzluk etme, senin icin almistim, sen geliyorsun diye… Iyi de oldu gerekliydi…

“Bak boyle ayrilmayalim, hadi gulumse” diyorum…
“Yaptigim onca seyden sonra, hala bana iyi davraniyorsun” diyor, gozlerini fincanindan kaldirmadan…
Ben de fincanima bakiyorum… Sicak cikolata filan cekmiyor canim…
Yaptigi onca seye ragmen…
Goturdu bir cok seyi hayatimdan…
Uzdu, hirpaladi sevdigim insanlari…
Yordu cogumuzu…
Ama onun kabahati degil ki olup bitenler…
Hayat bu…
Hayat bu…
Boyle birsey iste hayat…

“Ben seni iyi hatirlayacagim yine de” diyorum “uzulme”… “Hadi bak iyice etrafa, unutma birseyleri, sonradan gondermek zor olur, adresin bile belli degil daha”…

Sariliyoruz birbirimize… Basimi omuzuna dayiyorum… Zayiflamis, gucsuzlesmis kollari…
“Birsey isteyebilirmiyim senden ?” diyorum… “Cok boyle giderayak oldu ama, eger yaparsan cok mutlu edeceksin beni”…
“Tamam iste” diyor…
Hani gelirken ipek pembe bir bohca getirmistin ya, hic degilse onu bana birakir misin?

Valizlerin en buyugunu aciyor… Duzgunce konulmus pembe bohcayi alip ellerime veriyor…
“Bunlar senin umutlarin, zaten kimsenin isine yaramazlar, sende kalsinlar daha iyi” diyor…

Agliyor giderken…

Kapiyi kapatiyoruz arkasindan… Federico icerden kosa kosa geliyor… Balkondan bagiriyor yavas yavas yuruyen 2009’un arkasindan…. Hoscakal… Hoscakal... Hoscakal 2009, hoscakaaaal....


*Oktay Rifat

1 yorum:

crispy dedi ki...

Mehtap ne güzel olmuş TOFU daki bu kıpraşma süpersin.

Betül