16 Ocak 2008 Çarşamba

AYNI TANRI'NIN COCUKLARI



Roma’daki EXPLORA Cocuk muzesi; butun alanlari, butun fonksiyonlari, butun meslekleri ile kucuk bir kent seklinde dusunulmus. Amaci; cocuklari ilerde karsi karsiya olacaklari gunluk yasam gercegi ile karsilastirip, gozlemleyecekleri, dokunacaklari, deneyecekleri ve ogrenecekleri bir ortam sunmak. Bir kac saatligine buyumusler gibi yapmak..

Ana basliklari ile yasam; “BEN”, “SOSYAL HAYAT”, “CEVRE” ve “ILETISIM” gruplarina ayrilmis ve cocuklar anne karnindan baslayip, sehir alti kanalizasyonlarina kadar uzanan bir minyatur dunyayi gozleri piril piril buyuk bir buyume telasi ile yasiyor, copleri topluyor, postayi dagitiyor, supermarkette alisveris yapiyor, bankaya gidiyor, memur ya da musteri oluyor, etiketlerdeki tehlike isaretlerinin anlamlarini animasyonlar araciligi ile beyinlerine kaziyor, doktor ya da hasta olmayi oynuyorlar.

Buradaki dunya; G8 icinde yer alan, onemli ekonomik guce sahip bir ulkenin bir sehri. TV'de oyuncu, sunucu ya da yonetmen olabileceginiz kanallari, bankalarda gizli kasalari, kas gucunuzu olcebileceginiz spor salonlari, gazete basim ve dagitim merkezleri, iletisim panelleri, ulasimi kontrol edebileceginiz elektronik tablolari, suyun, temiz havanin, cevrenin onemini anlatan panolari ile uygar bir yasam orneklenmesi size sunulan..

Muzenin disina ciktigimizda butun bahceyi ve muzenin dis duvarlarini boydan boya kaplayan bir fotograf sergisi bizi bekliyor. Fotograflardaki cocuklar, ayni Tanri’nin ama baska dunyalarin cocuklari. Sesizce bakiyorlar sadece.. Suclamiyorlar, bir sey istemiyorlar, bir sey sormuyorlar.. Sadece gozlerinizin icine bakiyorlar.. Hic bir slogan, hic bir aciklama yazisi, hic bir beklentisi yok kimsenin.. Sahip olduklariniz icin sucluluk duyurmaya, ucuz fakirlik edebiyati yapmaya yeltenmiyor kimse ama herkesi dusunmeye cagiriyorlar..


Italya bir refah ulkesi.. Butun kapitalist toplumlar gibi, mutlaka birileri bir yerlerde, birilerinin emegini somuruyor ama siradan insanlar, baska dunyalara o kadar da duyarsiz degiller. Ornegin, oglumun okulunda, cevre dersinde suyun onemi anlatiliyor ve susuz koylerden, oradaki hayatin zorlugundan soz ediliyor. Ilkokul ikinci sinif cocuklari, cok ama cok uzaklarda, adini telafuz edemedikleri bir koydeki yasitlarina temiz su cesmesi hediye etmeye karar veriyorlar ve her ay, kendi harcliklarindan para artirip goturuyorlar, cesme icin. Bu davranis velilere de yansiyor ve doktor bir annenin onerisiyle, dogum gunlerinde ayri ayri, bir kenara atilacak armaganlar vermek yerine, dogumgunu cocuguna ortak bir armagan alinip, kalan parayla (UNICEF araciligi ile) asi ya da okul malzemesi gonderiliyor uzaklarda bir yerlere.. Akmiyor muhtemelen ama mutlaka damliyor..

Unlu sanatcilar her yil daha da artan oranlarda ozellikle cocuklarla ilgili kampanyalarda boy gosteriyor, bazisi gercekten canla basla calisiyor. Buyuk gida firmalari zaman zaman o urune odediginiz paranin belirli bir miktarini, size fotograflardan sessizce bakan cocuklarin yasam kosullarini iyilestirmek uzere acilmis fonlara aktardiklarini duyuruyorlar. Unicef’in en son kampanyalarindan birinde, dunyalar tatlisi bir cocuk, kapkara gozleriyle gulumsuyor. Slogan soyle
“gozlerini ayni annesinden almis, burnu tipki babasi
sizden de buyuk bir gulumseme ..”

Nereden ve kime yapildigi onemli degil.. Onlar hepimizin cocuklari.. Yapacak bir sey mutlaka var.. Yapacak cok sey var.. TOCEV’in (Tuana Okuma istekli Cocuk Vakfi www.tocev.org.tr ) sloganindaki gibi..


“ bir sey degisir, her sey degisir”..
Biz istersek…

Mehtap pasin Gualano
Roma’ 16/I/2008

5 yorum:

berrin dedi ki...

umarım birgün o gelişmişlik düzeyine bizde gelebiliriz... sözüm meclisten dışarı/fakirlik edebiyatı yaparak bu işlerin çözülemediğini zaman insana öğretiyor...devrim yaparak bu işleri çözeceklerini söyleyenler nasılda yanılmışlar...

Nilambara dedi ki...

Sevgili Mehtap, başlığından son noktasına kadar yazın çok güzel, çok vurucu, düşündürücü....
ama biraz da ürkütücü, doğrusu bu müze ilk anda hoşuma gitse de çok ürküttü, çocukları doğal büyüme, olgunlaşma sürecinin, akışının dışında bir süreç ile zihinlerinin istenen bilgilerin istenen şekli ile bloke edilmesi, şartlanması, robotlaştırılması, kalıplaştırılması... vs ürküttü beni... çok da gerekli mi diye düşündüm doğrusu, henüz 6-7 yaşında bir çocuğun gelecek yaşamına hazırlanma adı altında böyle kalıplaştırılması... belki de yanılıyorum...
ama okul ortamındaki uygulamaları, dayanışmaları, doğumgünlerini paylaşım için değerlendirmeleri... harika, hepsi çok hoş...
ve çok haklısın biz istersek, herşey değişir... Umarım, anneler buradaki hoş uygulamadan çocuklarının yaşamlarına da örnek alırlar... ve evler oyuncak çöplüğüne dönmez, çocuklar paylaşmanın mutluluğunu öğrenir...

Brajeshwari dedi ki...

Mehtap'cim
Nilambara'ya katiliyorum.Biz büyükler, Cocuklarin cocuk yasamlarini "büyüyeceksin hayata karisacaksin" diye azaltiyoruz. Ustune bir de dünyadaki ac, bakima muhtac cocuklari gorup bir de ustune yardim kampanyalariyla en yumusak yerimizden vuruluyoruz..

ben genelde isyan ediyorum bunlara..biz yardim edelim tamam..ama bunca zenginlik varken, bu kadar adeletsizlige kiziyorum..

guzel bir yaziydi.Umarim bugunun cocuklari- yarinin cocuklarina daha insafli ve daha adil hayatlar sunarlar..Diliyorum.Umutsuz da olsam...diliyorum..Cocuklara ogretilecek ilk seyin, hepimizin esit sartlarda yasam hakkının oldugu ögretilmeli belkide..bilmiyorum.

Fatih Mika dedi ki...

Ben de lafa karisayim.

Aslinda butun canlilar dunyasinda ki oyunlar daha sonra ki ciddi yasama hazirlik. Canlilarin butun kisilikleri belki de bu oyunlarin icinde bicimleniyor.

Kiz cocuklarinin cocukluklari, bebeksiz; erkek cocuklarinin cocukluklari atsiz olmuyor. Tabi taklit edilen yanlis oyunlar ve oyuncaklar da var.

Benim de cok yakindan tanidigim bir yer Explora, iki defa 23 Nisan Cocuk Bayramini kutladik orada, cocuklara gravur yaptirdim. Explora'da ki oyuncaklarin evlerimizde ki oyuncaklardan tek farki, hicbir cocugun bunlara tek basina sahip olma luksunun olmamasi.

Fakat hepsinden onemlisi, zengin yada yoksul ortamlarda da buyuseler cocuklarin sevgiyle buyumelerini saglamak.

Simdi bir ogrencim var, 24 yasinda ve ailesi ile birlikte yasiyor. Babasiz buyuttugu evlilik disi olmus 1,5 yasinda ki oglunu cocuk yuvasina biraktiktan sonra akademiye geliyor. Onlerinde simdiden kosullanmis zor bir yasam oldugunu hissediyor, hepimizin gulumsemesinin onlara da ulasmasini diliyorum.

crispy dedi ki...

Sevgili Mehtap,günümüzün çocukları
bizlerden çok daha duyarlı insanların mutluluğuna.Yasemin duyma özürlü insanlara kulaklık alabilmek için,günlerce etrafta bilezik sattı.
Eminim aynı formatta bir çocuk
müzesi Yaseminide çok mutlu eder.

Betül