27 Eylül 2007 Perşembe

hüznüme hüzün katıyorum...




Bugünlerdeki aşkım hüzün... hüznüme hüzün katıyorum, hüzünlendikçe özlemim artıyor, özlemim arttıkça daha çok aşık olup daha çok dinliyorum...

Onunla ilk ne zaman ve nerede tanıştık tam hatırlayamıyorum ama 1991-1992 sergimde sürekli onun müziklerini dinlettiğime göre epey zaman olmuş tanışalı... Bunca yıldır hiç bıkmadan, hiç sıkılmadan ve ilk günki aşkımdan hiç eksilmeden hep aynı coşku, aynı hüzünle buluşmaya devam ettik.

Farklı dilleri konuşuyoruz, sözlerini anlayamıyorum ama çok derinden hissediyorum. Her nefesi her tınısı yüreğimin derinlerine işliyor. Sesindeki özlem benim özlemim, sesindeki acı benim acım, yüreğinden kopup gelen name benim de yüreğimden birşeyler koparıyor...


Arada bir mola veriyorum, biraz keyif depoluyorum, kendi kendime salınıyorum mırıldanıyorum Cesaria Evora ile birlikte, ama sonra gene tutkuyla ona dönüyorum ve aşkla dinlemeye devam ediyorum Amalia’yı...

Birkaç sene önce öldüğünde sanki çok yakın bir dostumu kaybetmişcesine gözlerimden yaşlar süzüldüğünü hatırlıyorum, aynı duyguyu bir de henüz 10 yaşlarında bir çocuk iken Louis Armstrong için yaşamıştım, zannedersiniz ki oyun arkadaşımı kaybettim... hala anlam veremem bu zamansız duyguya...

Amalia için o gün Portekiz’de tüm işyerleri tatil edildi, ulusal yas ilan edildi, devlet töreni ile yolcu edildi. Tüm fadolar onun için seslendirildi... Bu kez yolcu edilen denizciler değildi... Aşklarını, sevgililerini, kardeşlerini, babalarını denize yolcu eden kadınların özlemini, dönemeyenler için isyanlarını, ağıtlarını, aşklarını seslendiren, yüreklerinden taşanları dile getiren fadista kraliçesi Amalia Rodrigues idi bu kez yolcu edilen... Portekiz’in kendi küçük, sesi büyük Edith Piaf’ı...

Genellikle doğaçlama söylenen, alın yazısı anlamındaki fadolar, açık denizlere giden ve birdaha evlerine dönemeyen denizcilerin eşlerinin, sevgililerinin özlemini, aşkını dile getiren ağıtlar... içlerinde yoğun hüzün, acı ve özlem duyguları taşıyor... fado barlarda, fadistalar sahneye çıkıpta ezgilerine başladığında herşey susuyor, çatal bıçaklar bırakılıyor ve sadece havada özlem dolu hüzün asılı kalıyor...

Son haftalarda yine Amalia ile aşkım coşuyor... Yine yüreğim hüzün doluyor, yine uzaklardaki, çok uzaklarda yüreğimin derinliklerindeki ilahi aşkıma özlemle yüreğim kabarıp kabarıp coşuyor...




Müzik ilave etme fikrini verdiğin için teşekkürler Sevgili Brajeshwari :)

1 yorum:

Brajeshwari dedi ki...

Sevgili Nilambara
İspanyaya gittigimde bir gece Fado dinlemeye gitmiştik..Gercekten cok güzeldi her ne kadar yüregim cok şiştiyse de o gece..

Ben insanların tutkuyla sevdikleri seylere sahip cikmasini cok seviyorum.Benim için bu sevgi,onlarin hayata kattiklari seylere verdikleri degeri de gosteriyor..Amalia sayenizde yasiyor iste..

bende Adile Naşit öldüğünde cok aglamistim..