7 Şubat 2007 Çarşamba

VAZGEÇMEYİN...


Hintli bir adam suda bata çıka ilerlemeye çalışan bir akrep görür. Onu kurtarmaya karar verir ve parmağını uzatır ama akrep onu sokar. Hintli tekrar akrebi sudan kurtarmaya calışır ama akrep onu tekrar sokar.

Yakınlardaki başka birisi ona, onu sürekli sokmaya calışan akrebi kurtarmaya çalışmaktan vazgeçmesini söyler. Ama Hintli adam şöyle der: "Sokmak akrebin doğasinda (dharmasında) vardir. Benim doğamda (dharmamda) ise sevmek var.
Neden sokmak akrebin doğasında var diye kendi doğamda olan sevmekten vazgeçeyim?"

Sevmekten vazgeçmeyin. İyiliğinizden vazgeçmeyin. Etrafınızdaki insanlar sizi soksalar da…


**************************


Hindistan'da çok ünlü bir resam varmis... Herkes bu ressamin yapıtlarını kusursuz kabul edecek kadar beğenirmiş...Ve herkes onu "Renklerin Ustasi" anlamina gelen Ranga Çeleri olarak tanisa da; kısaca Ranga Guru derlermiş...



Onun yetiştirdiği bir ressam olan Raciçi ise artık eğitimini tamamlamış ve son resmini yaparak Ranga Guru'ya götürmüş ve ondan resmini değerlendirmesini istemiş...



Ranga Guru ise;

- Sen artık ressam sayılırsın Raciçi.. Artik senin resmini halk değerlendirecek.

diyerek resmi şehrin en kalabalık meydanına götürmesini ve en görünen yere koymasını istemiş. Yanına da kırmızı bir kalem koyarak halktan beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı birakmasını istemiş.



Raciçi denileni yapmiş...Ve birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde görmüş ki, tüm resim çarpılar içinde ve neredeyse görünmüyor... Çok üzülmüş tabii. Emeğini ve yüreğini koyarak yaptığı tablo kırmızıdan bir duvar sanki.. Alıp resmi götürmüş Ranga Guru'ya ve ne kadar üzgün olduğunu belirtmiş.



Ranga Guru üzülmemesini ve yeniden resme devam etmesini önermis. Raciçi yeniden yapmış resmi ve gene Ranga Guru'ya götürmüş. Tekrar şehrin enkalabalık meydanına bırakmasını istemiş Ranga Guru... Ama bu defa yanina bir palet dolusu çeşitli renklerde yağlı boya, birkaç fırça ile birlikte... Ve yanina insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden biryazı ile birlikte birakmasini istemis.



Raciçi denileni yapmış... Birkaç gün sonra gittiği meydanda görmüş ki resmine hiç dokunulmamış, firçalar da, boyalar da kullanılmamış..

Çok sevinmis ve koşarak Ranga Guru'ya gitmiş ve resme dokunulmadığını anlatmış..



Ranga Guru ise;

- Sevgili Raciçi, sen birinci konumda insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşılabileceğini gördün... Hayatinda resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı... Oysa ikinci konumda onlardan hatalarını düzeltmelerini, yapici olmalarini istedin... Yapici olmak eğitim gerektirir... Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye kalkmadı, cesaret edemedi...

Sevgili Raciçi, mesleğinde usta olman yetmez, bilge de olmalısın.. Emeğininin karşılığını, ne yaptığından haberi olmayan insanlardan alamazsın... Onlara göre senin emeğinin hiç bir değeri yoktur...



Sakın emeğini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenle tartışma ve asla eleştirilere üzülme...

1 yorum:

Brajeshwari dedi ki...

Racici beni canevimden vurdu..Tum gun yapılan tasarımlar elestiriler, ciziklerle ugrasiyorum. her gun gidip sehrin ortasina koyuyorum yilmadan yaptiklarimi yine de...

akrep hikayesine gelince onuda çok sevdim..Küçükken yazlığımızın orada kurbağa gölünde oynadığım kurbağalar geldi aklıma..Onları elime alıp,öperdim ben:) hiç bir yanımda siğil olmadı...hiç pişman değilim..:)

teşekkürler nilambara:) auto message ekliycem artik sizin her yazınıza...:P