Zen budistlerinden farkım, henüz Zen’e varamayışımdır.. Zen ise aslında hiçbirşey demek değildir ve hiçbir anlamı yoktur.Ve bu “hiçbirşey” aslında bu öğretinin gerçek koşuludur.
Zen budistleri bu “hiçbirşey” ile meditasyon yaparlar... Hiçbirşey düşlemeyerek oturdukları yerde saatlerce.. Zen budisti olmaya karar vermiş biri için en zor dönem meditasyonun ilk zamanlarıdır... Otururken beli ağrır, kolu uyuşur, kemikleri üst üste biner ve ne düşüneceğini düşünür... Cevap şudur “ hiçbirşey”... ve acı da yoktur yada geçer.. Yıllar sürer meditasyonları... Hiçbirşeyi deneyimlemek için önce; “ kafalarındaki herşeyi” meditasyonda yaşarlar.. Ve bir sonraki meditasyonda “hiçbirşeyi” deneyimlemek üzere kalkarlar meditasyondan... Yıllarca dağlarda inzivaya çekilirler... Amaç dağda inzivaya çekilmek değildir.. Amaç dağa herşeyi taşımamaktır belki de... Ama malasef biz nereye gidersek gidelim, aklımızda başımızın içinde bizimle gelir... Onlar dağda inizvaya çekile dursun,biz 54 saniyelik kırmızı ışığı beklerken bile “hiçbirşey” düşünemeyiz.. En kötüsü hiçbirşey düşünmesek, trafik lambasının yanında duran tabeladan kırmızı ışığın bitişini saymaktayız..28- 29-30....
Zen budistleri, üzerlerine hiçbirşey giymezler. Çıplak değillerdir elbette.. Sadece örtünürler... Güne göre kıyafetleri yoktur.. Gardropları da... Takıları, Şapkaları, Atkıları....
Zen’e ulaşmak için binbir disiplinden geçerler.. Önce bir odanın içinde bir kapı açmaları istenebilir. Sonra o kapıyı başka tuğla ile kapatmaları.... Başta saatlerce nasıl yapılacağını bilmeden meditasyon yaparlar.. Oturarak Buda olunmayacağını söylenebilir onlara, aynı zamanda mantraları doğru okumaları da.. Sonra yaptıkları hiçbirşey onure edilmeyebilir.. Tüm bunlar bedenlenmiş ruhun eğitimidir.. Hoca, sadece öğrencinin kendini algılayışını gösterir. Zen’e göre “nerde bir beden varsa, orada sıkıntı vardır”... Sıkıntı acı ve dertlerdir. Ama aynı zamanda zevk ve hazdır.Çünkü sıkıntı beden ve zihni kontrol eder.Çünkü beden, her zaman zevk ve rahatlığa uzanmaya hazırdır. Açık ve gizli sıkıntılar yaşamın değişmez olgularıdır.Çünkü insanliğin hepsi negatife doğru gitmeye odaklıdır. Zen Budistleri ise sıkıntıyı da –mutluluğu da bir tutarak nötr olmayı deneyimlemek için oradadırlar.Buna adarlar kendilerini..Ve en önemlisi an’da kalırlar ve farkında..... Soru şudur “ şu anda ne eksik”...
Zen’e göre herşey yaşadığın anda gizlidir.. Bu öğretilerin bize yansıyan kısmı ise şöyle “heryerde Zen”.... Yemek yaparken “Mutfakta Zen” yapabiliriz.. Araba kullanırken de... İş yaşamında da Zen’de mevcut .... Tüm bu öğretilerin nasıl olacağını merak edeceklere en güzel örnek sanırım şu hikayedir... Büyük hocalardan biri yanına gelen öğrencisine sormuş..
“Terliğini içeri girerken çıkardın mı yağmur yağıyor dışarıda”..
” evet çıkardım hocam”....
” Terliklerini Kapının sağına mı koydun yoksa soluna mı”....
” ? !? !”..
Dağa kaçmama az kaldı ama...